Girişimcilik son yıllarda ismini sıkça duyduğumuz, başarı haberlerini okuduğumuz bir alan haline gelmeye başladı. Devlet kurumlarının ve büyük şirketlerin desteklediği girişimciler sayesinde bu alan gün geçtikçe daha çok kişiye ilham veriyor. Gözle görünür bir artış gösteren girişimcilik hikayeleri birçok psikoloğun da ilgisini çekmeye ve onları bu konuda araştırmalar yapmaya sevkediyor.
Robert Baron öncülüğünde yapılan bir araştırmada, girişimcilerin stres seviyeleri hakkında bazı sorulara yanıt aranmış. Araştırma için, Amerika’da son 6 yıl içerisinde iş hayatına başlamış 2.000 iş kurucusundan 160 katılımcıdan bilgi toplanmış.
Araştırma sonuçları oldukça ilginç. Diğer meslek alanlarında çalışan kişilerin stres seviyeleri ile karşılaştırıldığında, girişimcilerin stres seviyelerinin daha düşük olduğu görülmüş. Bunun nedeni ise iyi bir psikolojik sermayeye sahip olmaları: psikolojik sağlamlık, iyimserlik, umut, kendilerini yetkin görme. Psikolojik sağlamlık arttıkça, girişimcilerin stres seviyelerinin azaldığı ve bunun da yaşam doyumunu olumlu etkilediği araştırmada ortaya çıkan bir diğer sonuç.
Aslında hızlı değişim, iş yükü, sorumluluğun çok olması gibi faktörlerden dolayı girişimcilerin yüksek seviyede stres deneyimlemesi beklenirken, araştırma bununla çelişen bir sonuç elde ediyor. Araştırmacılar bu sonucu, Çekim-Seçim-Yıpranma kuramı ile açıklıyor. Buna göre girişimciliğe çekim duyan, onun için seçilen ve onun içinde kalmayı başaran kişiler stresle baş etmede daha başarılı ve strese karşı daha dayanıklı olabiliyor.
Detaylar için kaynak
Baron R. A., Franklin R. J. & Hmieleski K. M. (2016). Why entrepreneurs often experience low, not high, levels of stress: The Joint Effects of Selection and Psychological Capital. Journal of Management (42) , 742-768.