Zorbalık, hayatın birçok alanında maruz kalabildiğimiz olumsuz bir deneyim. Zorbalık yaşantısı, yetişkinler arasında özellikle iş hayatında sıklıkla deneyimleniyor. Özellikle Avrupa literatüründe yerini almış bir kavram olan “iş yerinde zorbalık” (workplace bullying), son birkaç yılda Türkiye’de de ciddiyetle ele alınmaya başlandı.
İş yeri zorbalığının olumsuz etkilerinden (stres, depresyon, uykusuzluk, utanç duyma, özgüven azalması vb. biçimlerde) yalnızca çalışanlar değil, iş verenler de yasal ve finansal açıdan olumsuz etkileniyor. İş yeri zorbalığını önlemek ise arkasında yatan mekanizmayı anlamaktan geçiyor. Bu anlamda yüksek lisans tezim için yaptığım araştırmada, farklı teori ve modelleri birleştirerek iş yeri zorbalığına maruz kalmanın olası nedenlerini ortaya çıkarmayı amaçladım. Ele aldığım modellerden biri “Karasek’in İş Yükü ve İş Kontrolü Modeli”, diğeri ise Luthans ve arkadaşlarının geliştirdiği “Psikolojik Sermaye (PsyCap)” kavramı. Psikolojik Sermaye kavramı, temelde tüm kişilerde farklı seviyelerde var olduğuna inanılan faktörleri – umut, iyimserlik, psikolojik dayanıklılık ve öz-yeterlilik – kapsar.
Araştırmaya, 30 ile 65 yaş aralığında, farklı sektörlerin orta ve üst yönetim seviyelerinde çalışan 103 kişi katıldı. Katılımcılardan sosyal sermaye, iş yükü ve iş kontrolü gibi konularda bilgi topladım. Sonuçlar, çalışanların iş yükleri artış gösterdikçe, iş yeri zorbalığına maruz kalma oranlarının da arttığını gösteriyor. Ek olarak çalışanların işleri hakkında daha fazla söz haklarının olduğu ortamlarda iş yeri zorbalığına daha az maruz kaldıkları görülüyor. Ayrıca, öz-yeterlilik ve umut kavramlarının tek başlarına iş yeri zorbalığına maruz kalmak ile ilişkili olduğu görülüyor. Bu da çalışanların geleceğe dair yaklaşımlarının (umut) ve kendilerine olan inançlarının (öz-yeterlilik), iş yerindeki tutumlarına olumlu etkisini gözler önüne seriyor.
Bu araştırmanın sonuçları, o kurumların görev tanımını kişilerin pozisyon ve yeterliliklerine göre belirlemeleri gerektiğine işaret ediyor. Araştırma aynı zamanda, daha esnek iş kıyafetlerine izin vermek, çalışma masası dizaynlarını çalışanların özgür iradesine bırakmak ya da tüm çalışanların fikirlerinin eşit seviyede dikkate alındığı takım çalışmaları yapmak gibi çalışanın iş kontrolünü artırabilecek fikirlerin önemine dikkat çekiyor. Bu anlamda kurumların bel kemiğini oluşturan insan kaynakları birimlerine önemli görevler düşüyor. Güncel araştırmalar ışığında iş yerindeki zorbalık önemli ölçüde azaltılabilir ve bu durumdan iki taraflı bir kazanç sağlanabilir. Çalışanların psikolojik durumları iş çıktılarını olumlu etkilerken, kurumlar da bu anlamda yaşadıkları finansal kayıpları azaltabilirler.
Detaylar için kaynak
Özbey, K. E. (unpublished). Workplace Bullying and Job Demand Control Model (JDCM): The Moderating Effect of Psychological Capital, University of Nottingham, Department of Work and Organisational Psychology, MSc Dissertation