Hastalık sürecinde, hastalıktan önce ve sonra, bireylerin yaşadığı deneyimler psikolojik süreçlerden bağımsız olmamakla birlikte, bireyin zihinsel süreçleri kişinin genel sağlığını olumlu ve olumsuz yönde etkileyebiliyor. Fiziksel ve ruhsal sağlığı korumak için gerekli psikolojik müdahaleler tedavi ekibinin bir parçası olarak sağlık psikologları tarafından sürdürülüyor. Bireylerin daha sağlıklı olması ve davranışlarını bu yönde artırması üzerine çalışan, psikolojinin alt dallarından biri olan sağlık psikolojisi üzerine uzmanlaşmış ve şu anda ODTU Kuzey Kıbrıs Kampüsü Psikoloji Programı’nın koordinatörlüğünü sürdüren Yrd. Doç. Dr. Aslı Niyazi ile sağlık psikolojisi ve uygulamalarına dair kısa bir röportaj gerçekleştirdik.
Selin Mısır: Öncelikle sağlık psikolojisinin ne gibi çalışma alanları olduğundan ve özel olarak sizin hangi konuları çalıştığınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?
Aslı Niyazi: Sağlık psikolojisi psikolojik faktörlerin insanların nasıl sağlıklı kaldıklarını, neden hasta olduklarını ve hasta olduklarında verdikleri tepkileri nasıl etkilediğini anlamaya çalışan psikoloji alt alanıdır. Sağlık psikolojisinin amaçları sağlığı korumak, sağlığı geliştirici davranış ve yaşam biçimlerini geliştirmek, hastalıklardan korunma ve hızla iyileşmeye yardımcı olmak, hastalığa uyumu kolaylaştırmak, sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesi amacıyla eğitim amaçlı çalışmalar yapmak, hastalığın tedavisinin psikolojik yönleriyle ilgilenmek, hastalığın çıkış kaynakları ve nedenlerini araştırmak, sağlık kurumları ve sağlık profesyonellerinin davranışlarının diğer insanlar üzerindeki etkilerini incelemek, sağlık hizmetleri sisteminin geliştirilmesi, ve sağlık politikasının oluşturulmasında rol almaktır. Benim çalışma alanlarım daha çok bağımlı davranışları, ağrı ile başa çıkma yolları ve kronik hastalıkların psikolojik yönetimidir.
S.M: Düşünce ve algılarımızın fiziksel sağlığımıza etkisini açıklayan modellerden biraz bahsedebilir misiniz? Yani zihinsel süreçlerimiz genel sağlığımızı nasıl etkiliyor?
A.N: Sağlık risklerini azaltmak ve sağlıklı davranışlar kazandırmak, sağlık alanında çalışan psikologların en temel işlevleri arasında. Bu nedenle bireye en uygun davranış değişimi yaklaşımlarını bulmak için bir çok model ve kuram geliştirilmiştir. Sağlık davranışlarını açıklayan bu model ve kuramların bir kısmı bireylerin bilişsel süreçlerini inceleyerek onların gelecekteki sağlık davranışlarını açıklamaya çalışır. Dolayısıyla bu modeller düşünce, algı ve tutumlarımızın sağlıklı veya sağlıksız davranışları etkilediğini gösteriyor. Örneğin Sağlık İnanç Modeli’ne göre sağlık davranışlarını belirleyen esas dört etken var; bunlar duyarlılık algısı, ciddiyet algısı, yarar algısı ve engel algısıdır. Birey öncelikle söz konusu sağlık sorununa karşı yatkınlığı olduğunu ve bu sağlık sorununun ciddi sonuçlar doğuracağını hissetmeli, koruyucu sağlık davranışını uygulamanın yararlı olacağını düşünmeli ve bu koruyucu sağlık davranışını uygulamanın kolay olduğunu hissetmelidir. Ancak o zaman davranışa yönelik niyet oluşur ve davranış değişikliği gerçekleşir. Örneğin sigara kullanan bir kişinin sigarayı bırakabilmesi için ilk önce algılarının değişmesi gerekir. Sigara kullanmanın ciddi sonuçları olabileceğine (kanser gibi), kendisinin bu sonuçlar için risk altında olduğuna, sigarayı bırakmak için önünde engeller bulunmadığına inanması ve bırakmanın kendisi için faydalı olacağını düşünmesi gerekir. Anca bu tip bir algı oluşursa bu sağlık davranışında başarılı olabilir.
S.M: Kronik stres hem fiziksel hem ruhsal açıdan önemli etkileri olan bir sorun. Bu alanda son yıllarda yapılan çalışmalara baktığımızda etkileri ve başa çıkma yolları açısından ne gibi önemli bilgiler paylaşabilirsiniz bizimle?
A.N: Son yıllarda yapılan çalışmalara baktığımızda kronik stresin artık hem fiziksel hem ruhsal sağlığımıza olumsuz etkileri çok açık şekilde görülüyor. Günümüzde kronik stres ile başa çıkma alanında öne çıkan bir yaklaşım görüyoruz. Bu yaklaşım rahatlama/gevşeme teknikleridir. Diyafram nefesi, progresif kas gevşeme tekniği, zihinsel imaj tekniği, meditasyon ve yoga bunların başında gelir. Bu tekniklerin avantajları kolay öğrenilip uygulanmaları, öğrenildikten sonra bireylerin kendilerine uygun zaman ve yerlerde ve hiçbir masrafı olmadan uygulanabilmeleridir. Örneğin son yıllarda yapılan çalışmalar progresif kas gevşeme tekniğinin haftada üç kez 15 dakika uygulandığı zaman stresi azalttığını gösteriyor. Tabi ki bu tekniklerin yanında düşünce tarzımızı değiştirmek, iyi ve kaliteli zaman geçirmeye özen göstermek, zamanımızı iyi kullanmak, sosyal ortamlarda bulunmak ve kendimize hobiler yaratmak da kronik stres ile başa çıkmakta önemli rol oynuyor.
S.M: Kronik hastalıkları olan bireylerde psikolojik desteğin önemi nedir?
A.N: Kronik hastalıklar tüm aileyi etkileyen bir durumdur. Kronik bir hastalığı olanlar sürekli olarak kendilerini engellenmiş, durumlarından bıkmış, sinirli, yalnız ve yorgun olarak ifade ederlerken aileleri de stres, çaresizlik ve ne yapacağını bilememekten yakınırlar. Psikologlara her iki tarafa da yardımcı olmakta büyük bir rol düşer. Depresyon ve kaygı gibi psikopatolojileri tedavi etmenin yanında sağlık psikoloğu bireyin hastalığı kabullenmesinde ve bireyin yaşam biçimi değişikliklerine ayak uydurmasında yardımcı olur, bireye iyimser bir bakış açısı kazandırmaya çalışır, pozitif başa çıkma yöntemleri öğretir, stresle başa çıkmasında yardımcı olur, birey ve aile arasındaki ilişkileri güçlendirmeye yardım eder, aileye kronik hastalığı olan bireye nasıl yollardan destek olabileceklerini gösterir, hasta veya ailesinde görülebilecek endişeleri azaltmakta yardımcı olur ve bireyin sağlık motivasyonunu arttırmaya çabalar.
S.M: Sizce Türkiye’de bu tarz desteklere gereken önem veriliyor mu? Aynı şekilde Kuzey Kıbrıs’taki deneyimlerinizi de bizimle paylaşırsanız mutlu oluruz.
A.N: Bildiğim kadarıyla Hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs’ta bu tarz desteklerin önemi anlaşılmaya ve yavaş yavaş uygulanmaya başlandı. Lakin hala gelinen yer Avrupa ülkeleri ve Amerika ile kıyaslayınca yeterli değil. Bu durumda tabi ki benim gibi sağlık psikoloğu akademisyenlere önemli görevler düşüyor. Örneğin çok yakın zamanda ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü araştırma fonuna bir proje başvurusu yaptım. Eğer onaylanırsa Lefkoşa’da özel bir fizyoterapi merkezinde kronik ağrı hastaları ile bir çalışma yapıp progresif kas gevşetme tekniğinin etkilerini çalışacağım. Ayrıca Lefkoşa Türk Belediyesi ile işbirliği yaparak kronik stres ile başa çıkma konusunda seminerler düzenlemeyi planlıyoruz. Önceki yıllarda Kıbrıs Türk Diyabet Derneği ile benzer bir çalışma yapmıştık. Kısacası, kronik stres ve kronik hastalıklarda psikolojik desteğin önemini elimden geldiğince anlatmaya ve yaymaya devam edeceğim.
Lisansını ODTÜ Psikoloji Bölümü’nde tamamladıktan sonra Sağlık Psikolojisi yüksek lisans eğitimini İngiltere’de University of Kent’te tamamladı. Bunun ardından bir yıl Kıbrıs’ta çalıştıktan sonra doktora eğitimi için tekrar İngiltere’ye gitti. Bağımlılık üzerine psikoloji doktorasını tamamladı. Doktora süresince ve sonrasında İngiltere’de farklı üniversitelerde araştırma görevlisi ve okutman olarak çeşitli görevlerde bulundu. 2009 yılında ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Psikoloji Programı’nda göreve başladı. Şu anda Psikoloji Program Koordinatörü olarak görevine devam ediyor. Halen alanıyla ilgili çalışmalarımı sürdürüyor ve sağlık psikolojisi alanında hem gönüllü danışmanlık yapıyor hem de vakit buldukça alandaki eğitimlere katılıyor.