Kanser tanısı almak ve tedavi sürecinden geçmek hem hasta hem de ailesi için oldukça zorlu bir deneyim. Kanserle birlikte gelen maddi ve manevi açıdan ağır bir sürecinin yanı sıra hastalık sırasında ve hatta sonrasında oluşan psikolojik hasar da göz ardı edilmemeli. Bu sebeple hasta ve hasta yakınlarının tedavi sürecinin kaçınılmaz bir parçası olarak psikolojik destek alması oldukça büyük bir önem taşıyor. Ülkemizde de kanser alanında çalışan uzmanlar, tedavi ekibinin bir parçası olarak psikososyal destek sağlamakta ve bunun yaygınlaşması için çalışmalar yapmakta. Psiko-onkoloji alanında uzmanlaşmış ve yıllardır bu alanda çalışan Dr. Zeynep Armay ile kanser tedavisi sürecinde psikolojik desteğin önemi ve bu alanın gelişmesi için yapılabilecek çalışmalar üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Selin Mısır: Öncelikle psiko-onkolojiyi kısaca tanımlayabilir misiniz?
Dr. Zeynep Armay: Psiko-onkoloji, kanser hastaları, yakınları ve bu alanda çalışan uzmanlara psikolojik tedavi ve destek veren bir bilim dalıdır.
S.M: Siz bu alanda çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Z.A: Psikolojik travma, uzmanlık eğitimimden beri aktif olarak çalıştığım bir alan. Bu konuda çeşitli araştırmalar ve projeler yürütürken psiko-onkoloji alanıyla tanıştım. Kronik hastalıklar ve kanser de aslında travma perspektifinden değerlendirilecek deneyimler. Dolayısıyla kanser hastalarıyla çalışmak da aslında o yönde bir devamlılık sağladı.
S.M: Psiko-onkoloji alanında çalışmak özel bir uzmanlık gerektiriyor. Bunun için ne gibi eğitimlerden geçmiş olmak gerekiyor, kısaca bahsedebilir misiniz?
Z.A: Klinik psikoloji eğitimin yanı sıra mutlaka onkoloji perspektifinden de konuya hâkim olmak gerekiyor. Bu çok önemli çünkü özel bir hasta grubuyla çalışıyoruz ve hastaların bize geldikleri zaman neyle baş ettiklerini iyi anlayabilmemiz gerekiyor. Ben İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Psikososyal Onkoloji yüksek lisans eğitimim sırasında psikoloji, psikiyatri derslerinin yanı sıra onkolojinin belirli zorunlu derslerini de aldım. Kanser türleri ve tedavilerini çok iyi bilmemiz gerekiyor.
Bunun dışında kronik hastalıklarla çalışmak için sağlık psikolojisi perspektifinden baktığımız zaman bir takım özel beceriler mutlaka gerekli. Yüksek lisans yeterli değil bunun için. Bu alanda çalışanlar sürekli olarak kendilerini geliştirmeli, belirli eğitimlere katılmalı ve kendilerine yeni donanımlar eklemeli.
S.M: Kanser tedavi sürecinde psikolojik desteğin nasıl bir önemi olduğundan bahsedebilir misiniz?
Z.A: Psikolojik destek çok önemli çünkü insanı biyo-psiko-sosyal bir bütünlük içinde değerlendirdiğimiz zaman, bedeni ruhtan ruhu da bedenden ayrı tutamıyoruz. Yani, psikolojimiz genel sağlığımız için çok belirleyici. Hastalığın ilk teşhis anından itibaren tedavi sürecinde ve tedavi bittikten sonra hastalar belirli süreçlerden geçiyor. Bütün bunların da ayrı psikolojik tabloları var. Tüm bu evrelerde psikolojik tedavinin mutlaka kanser tedavisinin ayrılmaz bir parçası olarak ele alınması gerekir. Ayrıca yalnızca kanser hastalarının değil ailelerin ve hastaya bakım verenlerin de bu yaşanan durumdan minimum düzeyde etkilenmesi için psikolojik destek almaları çok önemli.
S.M: Peki tecrübelerinize dayanarak, sizce kanser hastaları ve yakınlarının bu süreçte alabilecekleri psikolojik desteğe ve faydalarına dair farkındalıkları nasıl?
Z.A: Türkiye’de psiko-onkoloji hala istenilen düzeyde değil. Yurtdışında, Amerika’da, İtalya’da ve diğer birçok ülkede onkolojik tedavinin çok organik bir parçası psiko-onkoloji. Ancak Türkiye’de hem farkındalık ve eğitim adına, hem de tedavinin içinde standardizasyonu bakımından daha çok yol alınması gerekiyor. Bu nedenle toplumun bu konudaki farkındalığı istenilen düzeyin çok altında.
S.M: Peki bu alandaki doktorların, hastaları psikolojik destek alma konusunda yeterince yönlendirip bilgilendirebildiğini düşünüyor musunuz?
Z.A: Son dönemde onkoloji hekimleri çok daha fazla yönlendirme yapıyorlar, eskiyle kıyasladığımız zaman. Ancak ideali her hastanın, hasta yakının da böyle bir travmayla karşılaştığı zaman en azından psiko-eğitimsel de olsa tedavi ve sonrasında hangi süreçten geçecekleri, neler yaşayabilecekleri ile ilgili bilgilendirilmesi ve değerlendirilmesidir.
S.M: Türkiye’de hastane ve özel tıp merkezlerinde psikolog veya terapistlerin tedavi ekibinin bir parçası olma oranı ne kadar ve sizce bu yeterli mi?
Z.A: Sağlık Bakanlığı’nın bunu belirli standartlara oturtabilmek için özellikle son 4-5 yılda hız kazanan çalışmaları var. Hastanelerde psikolojik tedavinin onkolojik tedavinin bir parçası olabilmesi için çalışmalar yapılıyor. Ama şu anki haline yeterli diyemeyiz, maalesef.
S.M: Siz bu alanda aktif olarak danışan görüyor, eğitim ve gözetim veriyorsunuz. Psiko-onkolojinin Türkiye’deki yeterliği ve gelişmesi için neler yapılabileceği ile ilgili kısaca neler söyleyebilirsiniz?
Z.A: Psiko-onkolojinin Türkiye’de gelişmesi için hem psikoloji alanında çalışanların hem de onkolojik tedavi ekibinin bu konuyla ilgili çok daha geniş bilgilendirilmesine ihtiyaç var. Daha fazla yaygınlaştırılabilmesi için birçok yol kullanılabilir. Medya yoluyla, yazılı ve görsel basınla olur, doktorlar vasıtasıyla olur, eğitim kurumlarının ve hastanelerin içinde olabilir. Bu alanda böyle bir hizmetin, tedavinin böyle bir parçasının gerekliliğine, nedenlerine dair tanıtımlar ve eğitimler verilmesi gerekiyor. Kısaca, bu alandaki faaliyetlerin mutlaka artırılması gerekiyor.
S.M: Kanser Psikolojisi alanında ilerlemek isteyen psikolog adaylarına neler söyleyebilirsiniz?
Z.A: Kanser psikolojisi alanında temel bir eğitim almak için şu anda ülkemizde bir yüksek lisans programı mevcut. Psiko-onkolog adayları için önemli olan sağlık psikolojisi alanında çalışmakla ilgili kendilerini donatmaları, gözetim almaları. Bu alanda kullanılan özel terapilerle ilgili eğitimlere gitmeleri, okumaları. Ama mesleki gelişim açısından en önemlisi deneyim kazanmaları ve deneyim sırasında gözetim desteği almaları olacaktır.
Dr. Zeynep Armay
Dr. Zeynep Armay, Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimini (MA) Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Onkoloji Enstitüsü Psikososyal Onkoloji Bilim Dalı’nda gerçekleştirdiği ikinci yüksek lisans eğitiminden (MSc) sonra, ABD’de psikoloji doktorasını (PhD) tamamlamıştır. Klinik Psikoloji uzmanlık tezini psikolojik travma üzerinde tamamlamış, 3 sene özellikle Afyon ve Düzce başta olmak üzere, değişik bölgelerde depremzedeler ile klinik çalışma ve araştırmalar yürütmüştür. Aynı zamanda iki sene süreyle gönüllü klinik psikolog olarak sokak çocukları ile çalışmalar yürütmüştür. Uzmanlığını tamamlamasının ardından bir yıl süreyle Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nde, Psikolojik Travma ile ilgili uluslararası bir projede görev almıştır. Hastalık Algısı ölçeğinin Türkçeye uyarlanması ve geçerlilik, güvenilirlik çalışmasını gerçekleştirmiştir. İkinci uzmanlığında kanser hastaları ve fiziksel hastalıkları olan kişiler üzerinde eğitimini ve pratiğini tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde birer sene klinik pratiğini tamamlamıştır. Klinik psikolog, psiko-onkolog ve psikoterapisttir. Kanser hastaları ve kanser hastası yakınlarıyla klinik çalışmalarını sürdürmekte ve sağlık psikolojisi ve psiko-onkoloji alanında aktif olarak gözetim ve eğitimler vermektedir. Psiko-onkoloji alanında uluslararası ve ulusal dergilerde yayınlarının yanı sıra yardımcı yazar olarak Psikoonkoloji kitabını yazmıştır.