Kişiler arası benzerliklerin ilişki geliştirmede önemli rol oynadığı uzun süredir biliniyor. Benzer değerlere, ilgi alanlarına ve kişilik özelliklerine sahip olmanın, özellikle partner seçimini belirlediği de araştırmalarca ortaya konmuş durumda. Hatta bu benzerliklerin, sadece partner seçimi üzerinde değil, ilişkinin süresi ve sağlamlığı üzerinde de rol oynadığı ifade ediliyor.
Çiftlerin kurdukları diyaloglarda ne derece senkronize olduğu, bu konuda önemli veriler saklıyor. Ancak, bu zamana kadar yapılan araştırmaların daha çok hâlihazırda romantik ilişkide olan çiftlere odaklandığı görülüyor. Potansiyel çiftlerle ilgili bu araştırma açığını fark eden araştırmacı Ireland ve arkadaşları (2011), kişilerin kullandıkları dilin benzerliğinin karşı tarafa beslenen duygusal ilgi ve ilişki istikrarı üzerindeki etkisini incelemek adına ortalama yaşları 19 olan kişilerle bir araştırma gerçekleştirdiler. Araştırmada katılımcılar iki gruba ayrıldı ve ilk grupta ilişkisi olmayan katılımcılar, ikinci grupta da ilişkide olan katılımcılar yer aldı.
Birinci gruptakiler, daha önceden tanımadıkları bir kişiyle 4 dakikalık bir ilk buluşma canlandırması yaptılar. Bu görüşmeler kayıt altına alındı ve konuşmada geçen sözcükler cümledeki işlevlerine bağlı olarak (zamir, nesne gibi) tespit edildi. Görüşmedeki kişilerin birbirleri ile benzerlikleri iki şekilde ölçüldü. İlk ölçümde katılımcılar tarafından her görüşme sonrasında doldurulan ve benzerliği tespit etmeyi amaçlayan ölçekler (örneğin “Partnerim ve ben benzer kişilik özelliklerine sahip gibi duruyoruz”) kullanıldı. Diğer ölçümde ise, tespit edilen kelimelerin benzerliğine bakıldı. Tüm görüşmeler bittikten sonra katılımcılardan, gün boyunca görüşme yaptıkları kişiler arasından gelecekte görüşmeyi planladıklarını seçmeleri istendi ve bu soruda birbirini seçen kişilerin iletişim bilgileri birbirleri ile paylaşıldı.
İkinci gruptaki katılımcıların işe ilişki yaşadıkları partnerleri ile birbirlerine gönderdikleri kısa mesajlar 10 gün boyunca kayıt altına alındı ve benzer şekilde (zamir, nesne gibi cümle içindeki işleve bakılarak) analiz edildi. Aynı zamanda bu katılımcılardan ilişki kalitelerini ölçen sorulara cevap vermeleri istendi. Bu katılımcılarla 3 ay sonra tekrar görüşüldü ve ilişkilerinin devam edip etmediği öğrenildi.
Araştırma sonuçları katılımcıların dillerindeki benzerlik derecesinin hem karşı tarafa duyulan duygusal ilgi ve ilişki başlatma eğilimini hem de ilişki istikrarını yüksek ölçüde öngördüğünü ortaya koydu. Bunun yanında, katılımcıların kendileri tarafından doldurması istenen ölçeklerin bu sonuçları öngörme seviyesinin dil analizinden az olduğu görüldü. Yani, geleneksek ölçüm yöntemlerinin sonuçlarından ziyade, dildeki benzerlik oranı ve ilişki istikrarı ile ilişki başlatma eğilimi arasında daha güçlü bir ilişkinin olduğu bulundu. Ayrıca, günlük dillerindeki benzerlik fazla olan bireylerin birbirleriyle görüşme olasılığının, bu benzerlik az olan bireylere kıyasla 3 kat fazla olabildiği görüldü.
Detaylar için kaynak:
Ireland, M. E., Slatcher, R. B., Eastwick, P. W., Scissors, L. E., Finkel, E. J., & Pennebaker, J. W. (2011). Language style matching predicts relationship initiation and stability. Psychological Science, 22, 39-44.