Travma yaşamış kişilerle çalışan sosyal hizmet uzmanı terapistlerin, çalıştıkları kişilerin korku, yas, acı, umutsuzluk, haksızlık gibi derin duygusal ifadelerine ve travma sonrası oluşan semptomlarına maruz kaldıkları biliniyor. Böyle bir süreçle karşı karşıya kalmanın da psikolojik olarak zorlayıcı olduğu ve psikopatolojik bazı sonuçlar yaratabileceği araştırma sonuçlarında görülüyor. Terapistin yaşadığı bu durumu tanımlamak için ikincil travma ifadesi kullanılıyor. İkincil travma belirtilerinin, birincil travma sonuçlarına göre daha az ve hafif olma eğilimi olsa da, ikincil travma yaşayan terapistlerin belirtileri, travma sonrası stres bozukluğu geliştirmiş olan kişilerin belirtileri (örneğin, olayı tekrar yaşama, hızlı değişen duygu durumu gibi) ile benzerlik gösteriyor. Travmaların etkileri ile ilgili yapılan araştırmalar, sahip olunan başa çıkabilme stratejileri ve iyimserlik, olaylar üzerine hâkimiyete sahip olmak gibi içsel kaynakların travmanın muhtemel sonuçları üzerinde önemli ölçüde etkili olduğunu gösteriyor. Ancak, şimdiye kadar alanda çalışan terapistler üzerine yapılan araştırma sayısı yetersiz.

Gill ve Weinberg bu konuyla ilgili, haftada en az 3 kez travma üzerine çalışan terapistlerin katılımıyla gerçekleşen bir araştırma nederlandsegokken online casino gerçekleştiriyor. Bu amaçla, iyimserlik ve olaylar üzerinde hakimiyete sahip olma ile başa çıkma becerilerinin, ikincil travma deneyimi ile ilişkisine bakılıyor. Araştırma, büyük problemlerle karşı karşıya kalındığında iyi şeylerin olacağına yönelik genel beklentilere sahip olma durumunu iyimserlik olarak tanımlıyor. Olayların üzerinde hâkimiyete sahip olma ise kişinin yaşam olayları üzerindeki kontrolünü, sahip olduğu ve fayda sağlayabilecek güçlerinin farkında olmasını ve engelleri kendi çabası ile aşma kapasitesini kapsıyor.

Araştırmanın sonuçları, problemle başa çıkarken problemin yarattığı duygusal ve fiziksel sonuçlara odaklanan veya problemin varlığını inkar eden terapistlerin, ikincil travma geliştirme olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bir diğer başa çıkabilme stratejisi olan “problemin kendisine odaklanma” ise ikincil travma ile ilişkili bulunmıyor. Bu sonuç, sosyal hizmet uzmanlarının kendilerini koruyacak başa çıkma stratejilerini kullanmaya teşvik edilmesinin önemini kanıtlar nitelikte. İyimserlik ve olaylar üzerindeki hâkimiyetin yüksek olduğu katılımcılarda, ikincil travma semptomlarının daha az hissedildiği belirleniyor. Geçmişte travmatik bir deneyime sahip olan ve fazla miktarda travmayla ilişkili bilgi, duygu ve aktarıma maruz kalan terapistlerde ikincil travmanın daha şiddetli yaşanabildiği de araştırmanın diğer sonuçlarından. Bunun yanında, düzenli olarak haftalık süpervizyon almanın, ikincil travma seviyesinin daha düşük olmasında rol oynadığı görülüyor.

Yapılan araştırma, bu alanda çalışan sosyal hizmet uzmanlarına,  mesleki donanımı artırmak için gerekli olan eğitimlere ek olarak, etkisiz başa çıkabilme stratejilerinin farkına vardıran ve daha etkili olanlarının kullanımını teşvik eden eğitimlerin de verilmesinin gerekliliğine dikkat çekiyor.

Detaylar için kaynak

Gil, S., & Weinberg, M. (2015). Secondary trauma among social workers treating trauma clients: The role of coping strategies and internal resources.International Social Work, 0020872814564705.

RelatedPost