Evlilikte deneyimlenen stres ve ayrılığın, bireylerde fiziksel ve psikolojik sorunlara yol açabileceği araştırmalar tarafından uzun süredir destekleniyor. Ancak eşlerden birinin yaşadığı sağlık problemlerinin evlilik için nasıl bir tehdit oluşturduğu üzerinde henüz yeterince durulmamış bir konu. Güncel bir araştırma eşlerden birinde felç, kanser, kalp ve akciğer rahatsızlıkları gibi ciddi hastalıkların görülmesinin boşanma riskini artırıp artırmadığını inceledi.
Amelia Karraker ve Kenzie Latham çalışmalarını 50 yaş ve üzeri evli çiftlerle gerçekleştirdi. Bulgular, kadının hastalanmasının çoğunlukla boşanma riskini artırdığı yönünde. Yani kadınların yaşadıkları sağlık problemleri ve bunun yarattığı stres, evlilik için bir tehdit unsuru olabiliyor. Detaylı olarak incelendiğinde ise kadının akciğer rahatsızlıkları yaşamasının, erkeğin ise felç geçirmesinin boşanma riskini artırdığı görüldü. Kanser başlangıcı ise kimde görüldüğünden bağımsız olarak boşanma riskini artırmıyor. Araştırmacılara göre kadın ve erkeklerin hastalıkları, sosyal ve biyolojik olarak farklı şekilde deneyimlemeleri sonuçlar üzerinde etkili olabilir. Örneğin, akciğer hastalığı geçiren kadınların hastalık beraberinde nefes darlığı ve buna bağlı olarak yoğun kaygı ve depresyon yaşamaları boşanma oranlarının artması üzerinde etken olabilir.
Kısaca, stres yaratan durumlar evliliklerin darbe almasına yol açabilir. Sağlık problemleri ve bu problemlerin getirdiği stresli durumlar ise evliliğin geleceği için bir tehdit olabilir. Bulgular, kadınların sağlık sorunları ve bu sorunlara bağlı olarak yaşadıkları stresli süreçlerin evliliklerde boşanma riskini artırdığını gösteriyor.
Karraker, A., & Latham, K. (2015). In sickness and in health? Physical illness as a risk factor for marital dissolution in later life. Journal of Health and Social Behavior. 56, (1), 59-73.