Çocuk doğurma davranışı, gelişmiş ülkelerde ve modern kültürlerde bilinçli bir tercihe dayanıyor. Sosyoekonomik statü, yaş, eğitim, kültürel değerler gibi etkenler kadar, ebeveynlerin doğuma dair deneyimleri ve çevrede gözlemledikleri de arzulanan çocuk sayısını etkileyebiliyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde daha az sayıda çocuk tercih ediliyor ve ebeveynler daha geç yaşlarda çocuk sahibi oluyor. Çocuk sahibi olmaya dair tutumlar ve bu kararda rol oynayan etkenler uzun süredir araştırmacıların odağında yer alıyor. Bu konuda son dönemde yapılmış geniş kapsamlı bir çalışma ise doğum süreci ve sonrasında, ebeveynlerin öznel mutluluk seviyelerini ve bunun arzulanan çocuk sayısıyla birlikte değişimini inceliyor.
Mikko Myrskylä ve Rachel Margolis araştırmalarında doğum ve doğumdan sonraki 18 yıllık süreçte, ebeveynlerin öznel mutluluk seviyelerindeki değişimi inceledi. Sonuçlar, ebeveyn mutluluğunun ilk çocuğun doğumu ile oldukça yüksek seviyelere ulaştığını, ikinci çocukta bu yükselişin biraz azaldığını ve üçüncü çocukla birlikte mutlulukta olumlu bir değişim görülmediğini kanıtladı. Aynı zamanda çocuk sahibi olma deneyiminin genç yaştaki ebeveynler için, ileri yaştaki ebeveynlere göre daha olumsuz bir deneyim olduğu görüldü. Bulgular, ebeveyn olarak en olumlu deneyimleri yaşayanların kısmen ileri yaşlarda, yeterli eğitim ve ekonomik kaynaklara ulaştıktan sonra 1 veya 2 çocuk sahibi olan aileler olduğunu gösteriyor.
Sosyal öğrenme teorilerine göre kişilerin yaşadıkları veya gözlemledikleri deneyimler tercihlerini etkiliyor ve bireyin kendisine mutsuzluk ve zarar getirebilecek davranışlardan kaçınmasına yardımcı oluyor. Çocuk sayısına veya çocuk sahibi olunan yaşa bağlı olarak değişiklik gösteren mutluluk seviyesi ebeveynlerin çocuk sahibi olma kararlarında tek başına belirleyici olmasa da, modern toplumlarda insanların az sayıda çocuk ve geç yaşta doğum tercih etmelerinde rol oynuyor olabilir.
Myrskylä, M. , Margolis, R. (2014). Happiness: Before and after kids. Demography, 51, 1843- 1866.