Travmatik yaşantılar, kişide oldukça stres verici ve çeşitli duygusal ve davranışsal sorunlara yol açabilen yaşantılardır. Ancak travma yaşantısının anlamı ve birey üzerindeki etkisi, bireyin zihinsel kapasitesine, kendisinin ve çevresinin olaya verdiği anlama göre değişir. Çocukların, yetişkinlere göre travmalardan daha derinden etkilendiği biliniyor.

Mustafa Koç öncülüğünde yapılan bir çalışmada, çocukların travmanın kendilerine söylenme şekli ve zamanının travmaya yönelik bilişsel, duygusal ve davranışsal belirtilerde bir farklılaşma yaratıp yaratmadığı incelendi. Bu amaçla 7-12 yaş arası çocuklarla çalışıldı. Travma olarak çocuğun birinci dereceden akrabasının kaybı (ölümü) ele alındı.

Araştırmanın sonucunda, çocuklara travmanın “saklanarak” daha geç söylendiği ve çocukların travmayla ilgili sorularına “anı kurtarmaya” yönelik cevaplar verildiği ortaya çıktı. Ayrıca çocukların travmayı gerçekten fark ettiği anda korunmasız kaldığı için travmayı inkar ettiği ve travmaya özlem, üzüntü, hayal kırıklığı, korku ve yalnızlığın eşlik ettiği görüldü. Zamanla çocuklarda gözlenen tepkiler arasında içe kapanma, saldırganlık, uykusuzluk, okula devamsızlık, çekingenlik ve bağımlılık gibi davranışların olduğu belirtildi.

 

Detaylar için kaynak

Koç, M., Çolak, T. S., & Düşünceli, B. (2012). Söylenme zamanı ve şekline göre travmaya verilen bilişsel, duyuşsal ve davranışsal tepkiler (7-12 yaş). Elementary Education Online, 11(1), 75-84.

RelatedPost