Çocuk istismarı, çocukluk çağında çocuğun bakmakla yükümlü kimseler ve diğer yetişkinler tarafından fiziksel, duygusal, cinsel, zihinsel gelişimlerini engelleyen, beden ve ruh sağlığına zarar veren, kaza sonucu olmayan durumlarla karşı karşıya bırakılmasıdır. Psikiyatrik bozukluk tanısı konan kişilerde çocukluk çağında istismara uğramış olmanın intihar, anksiyete belirtileri, kendine zarar verme davranışı ve depresyonla ilişkili olduğu biliniyor. Ülkemizde bu konuda yapılan çalışmalar sonucunda da duygusal istismarın %78 gibi yüksek bir oranda olduğu görülüyor. Duygusal istismarın yanı sıra fiziksel ve cinsel istismar da çocukları ileriki yaşamlarında olumsuz etkileyebilecek ciddi toplumsal sorunlardır.

Örsel ve arkadaşlarının yakın zamanda yaptığı bir çalışmada da psikiyatri hastalarının çocukluk çağında istismara uğrama sıklıkları ve istismara uğramayı tetikleyen risk etkenleri araştırıldı ve bu amaçla 15-67 yaşları arasında, zekâ geriliği ve tıbbi duruma bağlı psikiyatrik bozukluk tanısı dışında bir psikiyatrik tanısı konan, toplam 183 hasta incelendi.

Yapılan araştırma sonucunda;  anne-babası düşük eğitim düzeyinde olan bireylerin duygusal ve fiziksel istismara daha fazla maruz kaldığı gözlendi. Duygusal ve cinsel istismara uğramış grupların, çocuklukta anne-babadan ayrı kaldıkları dönemin daha fazla olduğu görüldü. Anne babanın birbirine şiddet uyguladığı ailelerde ise istismar oranının daha yüksek olduğu ortaya çıktı.  Duygusal istismara uğramış grupta duygudurum ve kaygı bozuklukları daha fazlayken, cinsel istismar olduğunu belirten grupta ise alkol ve madde bağımlılığının daha sık olduğu gözlendi.

Araştırmacılar, çocukluk çağı istismarlarını önlemede anne baba eğitiminin, aile içi şiddetle mücadelenin ve çocuklara yönelik koruma önlemlerinin önemine vurgu yapıyor.

 

Detaylar için kaynak

Örsel, S. ve ark. (2011). Psikiyatri hastalarında çocukluk çağı travmalarının sıklığı ve psikopatoloji ile ilişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi 12: 130-136.

RelatedPost