Cinsiyet-içi rekabette kişi, karşı cinse yaklaşmak amacıyla hemcinsleriyle rekabete girer ve bu rekabette çeşitli stratejiler kullanır. Hem kadın hem erkeklerde görülen bu stratejiler, bazen olumlu sonuç verse de karşı cins için olumlu bir etki yaratmayabilir ve stratejiler geri tepebilir. Peki kadınlar bu tarz bir rekabette hangi kötüleme stratejilerini kullanıyor ve erkekler bunu nasıl algılıyor?

Dural ve ekibi, bu sorular çerçevesinde yaptığı bir dizi araştırmada hem bu kötüleme stratejilerinin neler olduğunu, hem erkeklerin eş seçiminde bu stratejilerden ne derece etkilendiği, hem de bu durumun planlanan ilişkinin uzun süreli ya da kısa süreli olmasına göre değişip değişmediğini incedi.

Kadınların yaklaşık % 38’inin rakiplerini kötülemede ‘’rastgele cinsel ilişkide bulunması ve sadakatsizlik’ stratejisini kullandığı yaklaşık % 20’sinin ise ‘’dış görünüşü kötüleme’’ stratejisine baş vurduğu görüldü. Yani kadınlar çoğunlukla diğer kadınların (yani rakiplerinin) sadakatsiz olduklarını ya da dış görünüşlerinin kötü olduğunu söyleme yolunu seçiyor.

Erkeklerin eş seçiminde bu stratejilerden ne derece etkilendiği de araştırıldı. Erkeklerin, kadının rastgele cinsel ilişkide bulunma ve sadakatsizliğe ilişkin kötüleme stratejisinden daha fazla etkilendikleri bulunuyor. Araştırmanın şaşırtan bulgularından biri de kadınların cinsiyet içi rekabette sıklıkla kullandıkları kötüleme stratejilerinin, erkeklerin hem uzun hem de kısa süreli eş tercihlerinde etkili olduğu; dış görünüşe ilişkin kötüleme stratejilerinin ise erkeklerin kısa süreli eş tercihlerinde daha etkili olduğu.

Kısaca bu araştırma, kadınların cinsiyet-içi rekabette, diğer kadınları kötülemeyi temel bir strateji olarak kullandıklarını gösteriyor. Ayrıca kötüleme stratejilerinin erkeklerin önem verdiği özelliklere yönelik olduğu ve erkek eş tercihinde önemli rol oynadığı da dikkat çekici.

 

Detaylar için kaynak

S.Dural, A.Karaşar, H.Çetinkaya (2010).  Kadınların Cinsiyet-içi Rekabette Kullandıkları Kötüleme Stratejilerinin Erkeklerin Eş Tercihleri Üzerindeki Etkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 101-112.

 

RelatedPost