Yediklerini kontrol etmek, yani insanın öz-denetim mekanizması hem fizyolojik özelliklerden hem de kişinin alışkanlıkları veya fiyat, reklam, ulaşılabilirlik gibi çevresel etkenlerden etkilenen karmaşık bir davranıştır. Bu davranışı daha yakından anlamak ve konuya açıklık getirmek amacıyla bir derleme yapan Teixeira ve arkadaşları, insanların yeme davranışına iki farklı açıdan yaklaşıyor. Bunlardan biri çok yemenin fonksiyonel kısmıyla yani “nasıl” kısmıyla ilgilenirken diğeri ise; yeme davranışının altında yatan motivasyona, yani “niçin” kısmına yöneliyor. Araştırmacılar bu derlemelerinde, insanların sağlıklı yeme alışkanlıklarını artırıcı programlara katkıda bulunmayı amaçlıyor. Bakalım konuyla ilgili çeşitli araştırmalar neler gösteriyor.

Kilo verme programları insanların günlük davranışlarından yola çıkarak bir alışkanlık değişiminden çok, ani davranış değişiklikleri yoluna gidiyor. Bazı yiyecekleri yasaklama ve bunlara uyma sonucunda bir ödül, örneğin kilo kaybı, bekleme gibi yöntemler kullanılıyor. Bunların yanı sıra, şu anki gerçeklikle gelecekte istenileni karşılaştırma, amaca ulaşmak için harcanılan çabanın başlama zamanını belirleme ve amaca ulaşılacak zamanı, durumu belirleme gibi bilişsel stratejiler kullanılıyor.

Ancak araştırmalara göre bu programlarda, durumun uzun süreli devam edebilmesi için gerekli olan psikolojik motivasyona yeterli önem verilmiyor. Küçük ödüllerle sağlanan motivasyon zaman geçtikçe azalıyor ve sonunda insanlar eski yeme rutinlerine geri dönüyor. Oysa gerekli içsel  motivasyon sağlanarak kazandırılan davranışlar zaman geçse de hatırlanıyor. Bu nedenle bireylerin neden kilo vermeleri gerektiği ve bunu yaparken nasıl bir yol izlenerek yeme alışkanlıklarında değişikliklere gidilmesi gerektiğinin iyice üstünde durulması gerekli.

Buna bağlı olarak diğer bakış açısı ise insanların değiştirdikleri yeme tarzlarını benimsemeleri ve kendilerini kontrolde, yani bağımsız hissetmelerinin önemini vurguluyor. Yani bu, bireylerin kendi yeme alışkanlıklarını kendilerinin seçtiklerini  bilmeleri ve sorumluluğu tamamen kabul etmeleri anlamına geliyor. Bu şekilde kazanılmış davranışlar uzun dönemde daha kalıcı oluyor; çünkü kişi tarafından daha iyi özümseniyor. Örneğin bu bakış açısına göre, zaman zaman verilen küçük ödüller içsel motivasyona zarar verir. Ancak çevreden gelen bazı  başka etkenler içsel motivasyonu güçlendirebilir. Örneğin, kişiye kendi öğünlerini seçme şansı vermek, zaman sınırlamalarını kaldırmak, kontrolü fazla üstlenip baskı oluşturmamak  gibi.

Kısaca, kilo verme üzerine yapılan güncel araştırmalarda, içsel motivasyonu yüksek olan kişilerde sağlıklı yeme davranışlarına daha fazla rastlandığı görülüyor. Bu kişiler genelde “sağlıklı yemek benim seçtiğim bir yaşam biçimi” veya “ sağlıklı yemekler pişirmek oldukça eğlenceli” gibi cümlelerle bu motivasyonlarını belli ediyorlar. Ayrıca başkasından bağımsız olarak bu motivasyonla yaşamayı sürdürmenin uzun vadede insanların mutluluklarını da olumlu yönde etkiledikleri biliniyor.

Detaylar için kaynak

Teixeira, P. J., Patrick, H., Mata, J.(2011).Why we eat what we eat: the role of autonomous motivation in eating behaviour regulation. Nutrition Bulletin, 36, 102-107.

RelatedPost