Darwin’den bu yana duygu ifadelerinin evrensel olup olmadığı tartışılan bir konu. Bazı kuramcılar temel duyguların sözel olmayan ifadelerinin kültürden bağımsız olduğunu söylerken, bazıları da bu ifadelerin kültür ve dil bağlamında öğrenilmiş olduğunu savunur. Duygu ifadelerinin evrensel olup olmadığının anlaşılmasında, yüz ifadelerini algılama mekanizmasını incelemenin faydalı olduğunu düşünen araştırmacılar, kültür ve dilin duygu ifadelerini algılamadaki rolünü merak ediyor.

Örneğin Sauter öncülüğündeki çalışma, sözcüksel kategorilerin duygusal yüz ifadelerini ayırt etmede gerekli olup olmadığını inceledi. Araştırmacılar, öfke, iğrenme ve üzüntü ile ilgili yüz ifadelerini algılamada, dillerinde iğrenme kelimesi olmayan Yucatec Maya dilini konuşanlar ile Almanca konuşanların farklılık gösterip göstermediğine baktılar.

Katılımcılara bu üç temel duyguyu gösteren yüz ifadelerinin yer aldığı çeşitli fotoğraflar gösterilerek  bu ifadeleri isimlendirmeleri istendi. Almanca konuşanlar öfke ve iğrenme gösteren yüz ifadeleri için ayrı sözcükler kullanırken, Mayaca konuşanlar her iki ifade için de aynı kelimeleri kullandı.

Araştırmanın ikinci aşamasında katılımcılara bilgisayar ekranı karşısında iğrenme- üzüntü, üzüntü-öfke, öfke-iğrenme düzlemlerindeki resimler gösterilerek sözcüksel ifadeler kullanmadan resimleri ayırt etmeleri beklendi. 1,000 ms’lik zaman dilimlerinde gösterilen her bir resmin hemen ardından, biri önceki gösterilen resim olmak üzere iki resim sunuldu ve bir önceki resmin aynısı olanı seçmeleri istendi. Her iki grubun da duygusal yüz ifadelerini sözcüksel kategorilere bağlı olmadan ayırt edebildiği görüldü. Araştırmacılar, duygusal işaretlerin dilden ve kültürden bağımsız olarak algılanabilmesinin, duyguların temelinde evrimsel olarak gelişmiş bir biyolojik mekanizmanin bulunduğunun göstergesi olarak kabul ediyor.

 

Detaylar için kaynak

Sauter, D. A., LeGuen, O. & Haun, D. B. M. (2011). Categorical Perception of Emotional Facial Expressions Does Not Require Lexical Categories. Emotion,  11 (6),  1479–1483.

RelatedPost