Kültür, psikoloji alanında özellikle son yıllarda etkisi en çok konuşulan ve araştırılan kavramların başında geliyor. Araştırmacılar psikolojik süreçlerin kültürler arasında ne ölçüde benzeştiğini ve farklılık gösterdiğini inceliyor. Biz de hem doktora, hem de doktora sonrası çalışmalarını Almanya Chemnitz Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde gerçekleştiren ve daha sonra ülkesi Hindistan’a geri dönen Dr. Arun Tipandjan ile kültürün psikolojideki bazı yansımalarını konuştuk. Doktora tezinde Alman ve Hintli öğrencilerin karar verme süreçlerini karşılaştıran Tipandjan, bize bu çalışmasının sonuçlarından bahsetti.

 

Özge Erel: Hindistan kökenli birisiniz ve doktoranızı Almanya’da tamamladınız. Almanya’daki tecrübelerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Hindistan ve Almanya gibi farklı iki kültür arasındaki önemli ayrımları bize anlatır mısınız?

Dr. Arun Tipandjan, International Center for Psychological Counseling and Social Research, Puducherry, Hindistan

Dr. Arun Tipandjan: Almanya’ya ilk gittiğimde, orası benim için yeni bir dünyaydı. Üniversitedeki ve dışarıdaki iş arkadaşlarımla belli konular hakkında konuştuğumda, gerçekten kültürel bir şok yaşadım. Her açıdan değişik bir aile düzeniydi, insanlar komşularının adını bile bilmeden sosyal olarak izole olmuş şekilde yaşıyorlardı. Almanya’da komşularımızla karşılaştığımızda sadece gülümserdik. Hindistan’da ise komşularımızla tanıştığımızın ikinci günü onlara yemek ikram ederdik. İçlerinden gelen biri olarak, Hindistan ve Almanya arasındaki kültürel farklılık hakkında çok fazla şey söyleyebilirim. Almanya’da yaşamaya başladığımdan beri gördüğüm farklılıkların birkaç tanesi, ilişkilerin sonlanmasına sebep olan uzaklığın etkisi. Hindistan’da birçok erkek, ailelerinin refahı için başka ülke ve şehirde çalışıyor ama eşler arasındaki ilişkide güçlü bir bağ bulunuyor.

Ö.E.: Peki Almanya’daki akademik tecrübeleriniz hakkında ne söylersiniz? Orada Psikoloji alanındaki çalışmalar ile ilgili ne düşünüyorsunuz?  

A.T.: Almanya’daki akademik hayat müthiştir ve özellikle Psikoloji alanında, bulunduğu doruk noktası açısından diğer ülkelerle kıyaslanamaz. Sadece insan ve onun bilişsel süreçleri hakkında değil, ayrıca insan-makina etkileşimleri hakkında çalışmalar yapılabilecek kadar uzmanlaşmış geniş bir saha sunar. Nöro-bilişsel psikoloji ise Almanya’da hızlı bir şekilde gelişen bir alan olarak dikkat çekiyor. Kültürler arası çalışmalarda ise Almanya, psikoloji alanında egemen bir güç. Psikoloji alanındaki araştırmacılara kesinlikle Almanya tecrübesi öneriyorum.

Ö.E.: Doktora  araştırmanız karar vermede kültürel farklılıklar üzerine. İlk olarak, psikolojik süreçler üzerinde kültürün rolünden bahseder misiniz?

A.T.: Kültür, insanların psikolojik süreçlerinde büyük rol oynar. Bir kültürler arası psikolog olarak, hayat arkadaşımı seçme konusunda karar verirken, hayatım için uygun birini seçmektense, annemin bu konuda söylediklerine güvenebilirim. Bunun sebebi, kültürümün bana öğrettiği “anne hayatımızdaki ilk insandır ve kişi onun onayladıklarını ve onaylamadıklarını kabul etmek zorundadır” düşüncesi olabilir. Zihnim her zaman çevremdeki insanları, bireyselciğin temeli olan salt kişisel duygulardan daha fazla düşünecek.

Ö.E.: Gerçekten dünyada psikolojik süreçler açısından büyük kültürel farklılıklar var mı yoksa bazı şeyler evrenseldir diyebilir miyiz? Çok tipik olan bir Batı kültürü ile tipik bir Doğu kültürünü karşılaştırırken bu durum daha çok göze çarpmış olabilir, ne düşünüyorsunuz?

A.T.: Bu, cevaplanması çok tartışmalı bir soru, hatta çok tecrübeli psikologlar bile bu sorunun cevabını verebilecek pozisyonda değil. Psikolojide yapı olarak adlandırdığımız bazı şeyleri bu dünyada evrensel görebiliriz, örneğin aşk. Ama insanların aşık olma şekilleri kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Bu, göreliliğe dayalı yaklaşım veya kültüre özgü konular olarak tanımlanabilir. Yani bir kavram insan için evrensel olabilir, ancak psikolojik süreçler kültürle olan bağlantısı açısından farklılık gösterebilir.

Ö.E.:  Almanya ve Hindistan’daki üniversite öğrencilerinin karar verme süreçleri ve kültürel farklılıklar açısından bir karşılaştırma yaptınız. Bu araştırmanın en ilgi çekici bulgularından birkaçını, örneğin bizimle paylaşabilir misiniz?

A.T.: Benim bulduğum sonuçlara göre Hintli öğrenciler daha çok başkalarının etkisiyle karar verirken, Alman öğrenciler kendi tercihlerini temel alarak karar veriyorlar. Özellikle de hayat arkadaşı hakkında karar verirken. Bunun yanında Hintli öğrenciler toplumdan etkilenirken, Almanlar partnerlerinin kendilerine sadık olmalarını ve birlikte yaşamalarını bekliyorlar. İlgi çekici fark, toplulukçuluk ve bireyselcilikten dolayı görülüyor olabilir. Zaten Almanların bireyselci ve Hintlilerin toplulukçu olmaları, önceki araştırmaların bulgularıyla örtüşüyor.

Ö.E.: Bu durum diğer karar verme durumları, örneğin kariyer ve okul hayatı açısından aynı mı?

A.T.: Evet, bu okul ve kariyer için aynıdır. Hindistan’da okul dersi seçimi, seçmek istedikleri kariyere göre ebeveynler tarafından yapılır. Tıp ve mühendislik alanları yüksek sosyal statüye sahip olduğundan beri, birçok ebeveyn çocuklarının bu alanlarda okumalarını istiyor. Öte yandan Almanya’da okul seçimi puana ve özellikle öğrencilerin ilgi alanlarına göre yapılır.

Ö.E.: Peki genel olarak, karar verme sürecini  hangi sosyal ve kültürel faktörler etkiliyor?

A.T.: İnsanların yetiştirilme yöntemlerine verilen anlam, kişinin sahip olduğu değer yargıları ve kişinin yaşadığı kültürün sosyal gelişimi, karar verme sürecini normal olarak etkileyecek birkaç faktör.

Ö.E.: Karar verme süreçlerinde bir kültürden diğerine “öncelikli konular” nasıl değişiyor?

A.T.: Bir konu bir kültüre daha ilgi çekici gelebilir ama bir diğeri için o kadar ilgi çekici olmayabilir. Örneğin çalışmamda, Hintli öğrenciler için ürünleri tedarik ederken ürün garantisinin önemli olduğu sonucuna ulaştım. Fakat Alman öğrenciler bu duruma önem vermiyorlardı. Bu durum, tüketici haklarını koruyan katı kurallarna sahip Batılı ülkelerde, örneğin Almanya’da, garantinin satış sonrası desteğin bir parçası olmasıyla açıklanabilir.

Ö.E.: Bir psikolog olarak, bir kültürü anlamak oldukça önemli. Hindistan’da bunu nasıl başardınız?

A.T.: 17’den fazla resmi dili ve 1500’den fazla lehçesi ile bir farklılıklar ülkesi Hindistan. Hindistan’dan olan veya olmayanların karşılaştırıldığı psikolojik araştırma yapmak açısından yüksek derecede zorlu ve ilginç… Öte yandan yapılan çalışmalar, Hindistan’ın iki farklı bölgesinden, örneğin biri kuzey bölgesinden diğeri güney bölgesinden toplanan verilerin bu probleme gerçekçi bir çözüm vereceğini gösterdi. Herkesin bildiği gibi, Hindistan yerli bir ülke ve her bir bölgesi kendine özgü kültürel öneme sahip. Daha önce de söylediğim gibi, farklılıklar aradığımız kavrama daha fazla odaklanmaya çalışmalıyız.

Ö.E.: Farklı kültürel gruplarla çalışmaya yeni başlayan terapist ve psikolojik danışmanlara terapi süreçlerinde mümkün olduğunca yararlı ve etkili olmaları için ne önerirsiniz?

A.T.: Günümüz dünyasında her terapist ve danışman farklı popülasyonlara nasıl yaklaşacağı ve çok kültürlü danışmanlık uygulamaları için uygun yöntemin ne olduğu konusunda problemlerle karşılaşıyor. İlk önerim, kültürü, problemi tanımlamak için belirli bir yöntem olarak kullanmak. Ayrıca terapist, o kültüre özel olarak bir görüşün varlığını ve o görüşle bağlantılı psikolojik faktörleri anlamalıdır. Müdahale için kültürel olarak tercih edilen yolu planlamalıdır.

 

Detaylar için bazı kaynaklar

Schäfer, T., Tipandjan, A., & Sedlmeier, P. (2012). The functions of music and their relationship to music preference in India and Germany. International Journal of Psychology.

Koydemir, S, Şimsek, Ö.F., Schütz, A., & Tipandjan, A. (2012). Differences in How Trait Emotional Intelligence Predicts Life Satisfaction: The Role of Affect Balance versus Social Support in India and Germany. Journal of Happiness Studies. DOI 10.1007/s10902-011-9315-1

Tipandjan. A., Schafer. T., Sundaram. S., & Sedlmeier. P. (2012) What are the important decisions in the lives of German and Indian university students? The structure of real-life decision-making processes. Journal of Integrative Psychology and Behavioral Sciences. 46(2), 205-234

Ramalingam, Panch, & Arun, T. (2009). Thinking and Learning Styles of Graduate Students. Journal of Technical and Vocational Education, 25, 61-72.

 

Dr. Arun Tipandjan

Arun Tipandjan, Psikoloji alanında lisans ve yüksek lisans derecelerini Hindistan’da, doktora derecesini ise Almanya’da Chemnitz Teknik Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora çalışmasında Almanya ve Hindistan’ı içeren ve karar verme süreçleri üstünde duran kültürler arası karşılaştırmalı bir araştırma gerçekleştirdi. Doktora çalışmalarından sonra yine Almanya’da doktora sonrası çalışmaları için çeşitli projelerde yer aldı. Araştırmalarında genellikle psikolojik süreçlerde kültürün etkisi üstünde duran Tipandjan, sosyal psikoloji ve metodoloji konularında uzmanlaşmıştır. Halen Hindistan Puducherry’de kendi psikolojik danışma ve araştırma merkezini yürütüyor ve çalışmalarını burada sürdürüyor.


RelatedPost