Erken çocukluk döneminde sıcak, destekleyici ve ulaşılabilir ebeveynleri olmayan ve ebeveynleriyle olumsuz duygusal bağlanma tecrübeleri olan bireyler, yetişkinlikteki ilişkilerinde problem yaşamak için riskli gruptur. Yapılan araştırmalara göre bu kişilerin stres altında verdikleri aşırı tepkiler nedeniyle psikiyatrik bozukluklara yatkınlık gösterdikleri biliniyor.
Sümer ve arkadaşları yaptıkları araştırmada, bağlanma stilleri ve psikiyatrik bozukluklar arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), Panik Bozukluğu (PB) ve Depresyon tanısı konan katılımcıların bağlanma biçimlerini, psikiyatrik tanısı olmayan bir başka grupla karşılaştırdı.
Araştırmada iki tip bağlanma boyutu belirlendi: Bağlanmaya ilişkin kaygı (örneğin romantik ilişkide bulundukları kişilerin onlarla birlikte kalmayacaklarından endişe duyma) ve bağlanmaya ilişkin kaçınma (örneğin başkalarıyla duygusal ilişkiye girmeyip rahat etmeye çalışma).
Sonuçlara göre psikiyatrik tanı alan üç grubun (OKB, PB ve depresyon), bu tarz bir tanı almayan gruba nazaran daha fazla bağlanma kaygısı yaşadıkları görüldü. Depresyon tanısı alanların ise, OKB ve PB tanılı olan katılımcılara oranla bağlanmadan daha fazla kaçınma eğilimi gösterdikleri ortaya çıktı. Ayrıca depresyon yaşayanlarda bağlanma kaygısının da diğer gruplardan daha fazla olduğu gözlendi.
Araştırma, bağlanmaya ilişkin kaygı ve kaçınmanın psikiyatrik bozukluğa, özellikle de depresyona olan yatkınlık bakımından bir risk faktörü olduğunu gösteriyor.
Sümer, N., Ünal, S., Selçuk, E., Kaya, B., Polat, B., & Çeken, B. (2009). Bağlanma ve psikopatoloji: Bağlanma boyutlarının depresyon, panik bozukluk ve obsesif-kompulsif bozuklukla ilişkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 24 (63), 38-45.