Son yıllarda dijital medya yaşamımızın her alanında yer alıyor. Internet ve onun beraberinde getirdiği Facebook, Twitter, bloglar, elektronik posta, chat odaları gibi sosyal paylaşım ve iletişim araçlarını;, iletişim, iş, eğlence gibi amaçlarla sıklıkla kullanıyoruz. Ancak çok tartışılan bir konu olduğundan, bireyin dijital medyayla nasıl bir etkileşimi olduğu konusunda güvenilir ve bilimsel bilgilere ihtiyaç giderek artıyor. Bu konunun bazı yönlerini ilk ağızdan duymak amacıyla Amerika’da Pensilvanya Üniversitesi’nde araştımacı olarak görev yapan Dr. Amy Gonzales ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Araştırmaları, dijital medyanın psikolojik etkileri üzerine yoğunlaşan Dr. Gonzales,  özellikle dijital medya kullanımının kimlik ve sosyal destek ile ilgili algı ve tutumları nasıl etkilediği üstüne incelemeler yapıyor.

 

Selin Mısır: İnsan-teknoloji etkileşimi son zamanlarda araştırmacıların oldukça ilgisini çeken bir konu. Sizi bu konuda çalışmaya iten şeyler nelerdi?

Dr. Amy Gonzales, Pensilvanya Üniversitesi

Amy Gonzales: Lisansüstü eğitimim sırasında, bireyin kimlik ve tutumların kendini ifade etme ve kendini sunma süreçlerinde nasıl ortaya çıktığı ile ilgileniyordum. Kendimizi başkalarına sunma tarzımızın, kimliğimiz ve çeşitli tutumlarımızla nasıl bir ilişkisi olduğunu merak ettim. Okula kabul edildiğim zaman danışmanım, insanların Internet üstünde nasıl iletişim kurduklarını inceliyordu. Ben de Internetin, merak ettiğim bazı sorulara cevap aramak için ilginç bir ortam olacağını düşündüm. Örneğin “Kendimizi kamusal alanda ve dijital olarak başkalarına nasıl sunduğumuz, kendimizle ilgili tutumlarımızı şekillendiriyor mu? İnsanlar bloglara veya Facebook’a yazdıklarında, bunu herkese açık (kamusal) bir davranış olarak mu görüyor?”. Bunlar üstünde çalışmaya karar verdim.

S. M.: Şu an araştırma konularınız bu sorular etrafında şekilleniyor diyebiliriz sanırım.

Şu an hala bu soruları araştırıyorum, ancak aynı zamanda dijital teknolojinin sosyal desteğe ulaşım sağlamadaki rolünü inceliyorum. Bu amaçla şu tarz sorular soruyorum: “Günlük dijital medya kullanımı sosyal desteğimizi azaltıyor mu arttırıyor mu? İnsanlar günlük yüz yüze iletişimlerinden, teknoloji ile oluşan iletişimlerine göre daha fazla mı sosyal destek alıyorlar?”

Kısaca çalışmalarımın tümü dijital teknolojinin kullanımının psikolojik etkileri üstünde yoğunlaşıyor.

S. M.: Araştırmalarınızda ortaya çıkan ilginç sonuçlardan biri, insaların Facebook’ta herkes tarafından görünen  profillerine maruz bırakıldıklarında ve genel olarak Facebook ortamında benlik saygılarının arttığı yönünde. Bu ilişkinin altında yatan faktörler neler?

A. G.: Başka durumlarda olduğunun aksine (örneğin ayna karşısında), kendimizle ilgili saygımızın Facebook’ta düşmesini engelleyen, Facebook’ta kendimizi daha değerli bulmamızı etkileyen pek çok faktör olabilir. Bu sonuç, araştırmacı Walther’in modelini doğruluyor. Modele göre insanlar Internet ortamında başkalarına çok olumlu izlenimler bırakmak için kendi çizgilerinden çıkıyorlar. Başka bir deyişle, insanlar eski profil fotoğraflarını daha çok beğendikleri yeni bir fotoğraf kullanarak değiştirebiliyorsa, bu durum bizim en iyi halimizi yansıtıyor anlamına geliyor. Bu da bence Facebook’ta kendimizle ilgili olumlu duygulara sahip olmamızın nedenlerinden biri.

 S. M.: Araştırmacılar, uzmanlar ve halk arasında internette iletişim kurmanın kişileri sosyalleştirip sosyalleştirmediğine dair bir tartışma var. Siz yapmış olduğunuz çalışmalara dayanarak bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz?

A. G.: Bence az da olsa Internet bunların ikisini de yapabilir. Yani, bazı araştırmalar dijital  ortamların, özellikle utangaç insanların sosyal becerilerini denemeleri için iyi bir ortam yarattığını ve yeni sosyal beceriler öğrenerek bu becerileri hayatlarının diğer alanlarına, mesela günlük yaşamlarına taşıyabileceklerini gösteriyor. Öte yandan diğer bazı çalışmalarsa, insanların çok fazla Internet kullanımıyla yalnızlığı tercih eden bireyler haline gelebileceğini söylüyor. Ancak ben bu durumların çok nadir görüldüğünü düşünüyorum. Yani bence insanların davranışları internetle çok fazla değişmedi.

S. M.: Yani dijital ortamda iletişim kurmanın yüz yüze olan etkileşimlerimizi etkilediğini söylemek güç diyebilir miyiz?

 A. G.:  Bu çok güzel bir soru, ancak kendi çalışmalarımda çok fazla araştırmadığım bir konu. Bu soruya yanıt olabilecek bazı verilerim olsa da, “etkilemek” kavramıyla ne ifade ettiğimiz çok önemli. Bazı araştırmacılar, dijital ortamlarda sergilediğimiz davranışların yüz yüze olan etkileşimimizi etkileyebileceğini gösteriyor. Ancak bu konuda daha fazla araştırma yapmaya ihtiyaç var.

S. M.: Peki insanlar dijital ortamlarda, yüz yüze iletişime kıyasla duygularını ne ölçüde farklı ifade ediyorlar? 

A. G.: Söylediğim gibi genel olarak araştırmalar, insanların günlük davranışlarıyla dijital ortamdaki davranışları arasında büyük farklar olmadığını gösteriyor. Bazı çalışmalar Internet ortamında insanların daha fazla duygu ifade ettiğine işaret ediyor. Bu da insanların kullandığı dilin tarzı ile anlaşılabiliyor. Ancak, bunun gerçekten ifade tarzında bir farklılık mı yoksa kişinin yaşadığı duygunun farklı olmasından mı kaynaklandığını bilmemiz oldukça zor.

 Şu an hala bu soruya yanıt aramaya çalışsam da, şimdiye kadar yapmış olduğum çalışmalardan edindiğim verilere göre, insanlar dijital teknolojiyi önemli sosyal bağlar oluşturmak için kullanıyor. Ancak bu insanların dijital teknoloji olmasaydı da aynı bağları ve ilişkileri kurup kuramayacakları sorusunu bilmemiz mümkün değil. Yani, teknolojinin insanın sosyal davranışlarını değiştirdiğine yönelik neden-sonuç ilişkisi kurma taraftarı değilim. Ancak  internetin, daha geniş olarak dijital teknolojinin önemli sosyal bağları teşvik etmeye yardımcı olduğuna inanıyorum.

S. M.: Dijital medyanın ve sosyal ağların kişinin kimliği üstündeki etkileri üstünde yapmış olduğunuz çalışmalar ışığında bu faktörlerin kimlik üstündeki etkilerinin daha çok olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğunu söyleyebilirsiniz?

A. G.: Ben genellikle sosyal medyanın olumlu veya olumsuz bir etkisi olduğunu varsayma konusunda çekimserim. Çünkü bu varsayım bence çok geniş bir psikolojik ve davranışsal süreci fazlaca basitleştirmiş oluyor. Yani dijital medya binlerce psikolojik ve davranışsal süreci içeriyor ve bunların etkisi pek çok bireysel ve çevresel farklılıklara göre değişebiliyor. Bu nedenle dijital medya kötüdür veya iyidir diye bir karar vermek çok faydalı bir yaklaşım değil. Ben Interneti, insan iletişiminde yeni, yaygın ve muhtemelen kalıcı birşey olduğu için inceliyorum. Bu özelliklerin toplumdaki önemini düşünürsek, teknoloji sonucunda etkilerin nasıl olduğunu değerlendirmek yerine insan davranışlarında “neler” meydana geldiğini anlamaya çalışmak daha yararlı olacaktır.

 

Araştırma detayları için

Gonzales, A.L. &  Hancock, J.T. (2011). Mirror, mirror on my Facebook wall: Effects of Facebook exposure on self-esteem. Cyberpsychology, Behavior & Social Networking, 14, 79-83. 

Gonzales, A.L. & Hancock, J.T. (2008). Identity shift in computer-mediated environments. Media Psychology, 11, 167-185.

Hancock, J.T. & Gonzales, A.L. (yayımda). To lie or not to lie: Technology and the pragmatics of deception. Dieter Stein, Tuija Virtanen, ve Susan Herring (Eds.) Handbook of Pragmatics of CMC. Berlin, Germany: Mouton de Gruyter.

Gonzales, A.L. & Hancock, J.T. (2009, Kasım). Changing Identity through Self-Presentation: The Effect of New Media on the Self-Perception Process. Annual convention of the National Communication Association. Chicago, IL.

 

RelatedPost