Pek çoğumuz ölümü düşünmekten kaçınırız. Bazılarımız ise yoğun bir ölüm korkusu taşırız. Peki ölümü ve ölüm anında veya sonrasında neler olabileceğini hatırlatmak, kimlerde ölüm korkusunu daha çok arttırır?

Clay Routledge ve Jacob Juhl yaptıkları bir çalışmada, insanların hayatta algıladıkları anlamın, ölümü hatırlatan durumlar ve ölüm korkusu arasındaki ilişkiye olan etkisini araştırdı. Bireylere ölümü hatırlatmanın ölüm korkusunu arttırabileceğini, ancak bunun sadece hayatlarında anlam göremeyen kişilerde gerçekleşebileceğini savunan araştırmacılar bunu test etmek için öncelikle bir grup katılımcıdan kendi ölümlerini düşündüklerinde nasıl hissettiklerini ve öldükten sonra fiziksel olarak neler yaşayacaklarını düşünmelerini istedi. Diğer bir grup katılımcıya ise (kontrol grubu), sınavda başarısız olma ile ilgili duygu ve düşünceleri soruldu. Bunun yanında iki grup katılımcıdan da ölüm korkusu, hayatın anlamı ve duygu durumu gibi bazı ölçümler de yapıldı.

Araştırma sonucunda, yaşamlarının anlamlarla dolu olduğunu söyleyen katılımcıların ölümü düşündükten sonra ölüm korkusunda herhangi bir artış gözlenmedi. Öte yandan hayatta anlam bulamadıklarını belirten katılımcıların, ölümü düşündükten sonra daha fazla ölüm korkusu yaşadığı görüldü. Yani kişi hayatının anlamlı olduğunu düşünüyorsa, bunun, onu ölüm korkusuna karşı güçlü hale getirdiği ortaya çıktı.

Bu çalışma, insanın kendi ölümünü ve ölüm sonrasını düşünmesinin, yaşadığı ölüm korkusuyla ilşkili olduğunu ancak bu ilişkide hayatlarındaki anlamın/anlamsızlığın önemli rol oynadığını gösteriyor.

Detaylar için kaynak

Routledge, C., & Juhl, J. (2010). When death thoughts lead to death fears: Mortality salience increases death anxiety for individuals who lack meaning in life. Cognition and Emotion, 24, 848-854.

RelatedPost