Üniversite mezunu olmak pek çok ülkede bir kariyere ve iyi maaşlı bir işe sahip olmanın anahtarı olarak görülür. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de üniversite mezunu olmak, iyi bir kariyer veya sağlam bir işe sahip olmanın garantisi değildir; ancak elbette önemli bir ön koşuludur. Üniversite, “iyi bir işe sahip olmak” gibi uzun dönemli bir hedefi barındırır. Fakat bunun yanı sıra, üniversite öğrencisi olmak aynı zamanda bireylere “entellektüel ve sosyal açıdan daha zengin yaşantılar”ın içine girmenin kapılarını açar. Bu anlamda “üniversiteli” olmayı  kişisel gelişim adına atılmış önemli bir adım olarak da görebiliriz. Dolayısıyla üniversiteli olmanın, Türkiye’deki pek çok gencin hayallerini süslemesi elbette doğal.

 

Üniversiteye uyumda zorluk yaşanıyor

Üniversiteye girmek her ne kadar çok çeşitli fırsatlar sunan olumlu bir yaşantı olarak algılansa da, öğrenciler aynı anda pek çok değişiklikle baş etmek durumunda kaldıkları için stresli bir uyum sürecini de beraberinde getirir.  Bu süreçte öğrencilerin, akademik ve arkadaş ortamları büyük ölçüde değişir. Memleketinden ve/veya ailesinden uzakta okuyan öğrencilerin bunlara ek olarak yaşam mekanları da değişir. Ayrıca bu öğrenciler tüm bu değişiklikleri aile ve eski arkadaşlar gibi önemli sosyal destek kaynaklarından uzakta göğüslemeye çalışır. Öğrenciler tüm bu değişimlere ayak uydurmak,  hem akademik hem kişisel yaşamlarında bağımsız olmak ve bağımsızlığın getirdiği sorumluluklara uyum sağlamak durumundadır.

İlk sene…

Öğrencilerin, üniversite hayatlarındaki başarılarında ve üniversiteye özgü yaşamla sağlıklı bir şekilde bütünleşmelerinde bir geçiş niteliği taşıyan ilk yıllar çok önemlidir. Bilimsel araştırmalar, üniversite öğrencilerinin üniversitedeki ilk yıllarında daha sonraki yıllara göre daha fazla problem yaşadıklarını gösteriyor. Üniversitede ilk yıl içinde yaşanılması olası zorluklar arasında ev, aile ve arkadaş özlemi, yalnızlık ve sosyal tatminsizlik, aileden bağımsızlaşma ve karar verme sorumluluğunu alma, arkadaşlar, aile ve sevgili ile yaşanan çatışmaları çözümleme, derslerin daha zorlayıcı olmasından kaynaklanan akademik güçlüklerle baş etme, uyku, yeme ve egzersiz alışkanlıklarında değişiklerin yol açtığı yoğun fiziksel zorlanmalara uyum sağlama ve zamanı etkili kullanmadaki güçlükler yer alır. Bu zorluklarla etkili bir şekilde baş edemeyen öğrencilerin yoğun stres ve duygusal çöküntü yaşadığını, hatta üniversite yıllarının ilk yıllarında üniversite eğitimlerine son verebildiklerini görüyoruz.

 

Uyumu kolaylaştırmak mümkün

Uyumu zorlaştıran faktörler yanında elbette öğrencilerin uyum süreçlerini kolaylaştıran bazı etkenler de var. Bunlar arasında en önemlileri: bazı kişilik özellikleri (zorluklar karşısında dayanıklı, kararlı ve sabırlı olma, dışa dönük olma, utangaç olmama, kendi davranışları üzerinde içsel kontrole sahip olma), kişisel beceriler (zamanı etkili kullanma ve etkili çalışma becerileri, kendi kendini eğleyebilme) ve sosyal beceriler (iletişim becerileri ve girişkenlik) sayılabilir. Bunların yanı sıra destekleyici sosyal bir ağa (arkadaş, aile, öğretim görevlileri) sahip olma,  ders ve ders dışı etkinliklere (sosyal, kültürel ve sportif)  aktif katılımın da öğrencilerin uyum süreçlerini kolaylaştırdığını biliyoruz.

Gelelim üniversitenin rolüne. Öğrencilerin üniversiteye ait olduklarını hissetmesinde üniversitenin de sorumlulukları göz ardı edilemez. Örneğin üniversite, öğrenciler için doyurucu akademik ve sosyal yaşantılar sağlamak ve kişisel ve sosyal becerilerin gelişimi konusunda özellikle ilk yıl öğrencilerine yönelik destek programlarını (örn., oryantasyon programı, ilk yıl seminer dersi) devreye sokmak, bu sorumlulukların başında gelir. İlk yıl destek programları özellikle üniversite yapısının, kurallarının ve kaynaklarının öğrencilere etkili bir şekilde tanıtımını, üniversite yaşamına yönelik gerçekçi beklentilerin oluşturulmasını ve üniversite yaşamında karşılaşılabilecek güçlüklerle baş etmeye yönelik etkili stratejilerin geliştirilmesi konusunda öğrencilere destek sağlanmasını içermelidir.

 

Üniversitelilerin dilinden “üniversiteli olmak”

Üniversite, aslında  içinde pek çok kazanımı barındıran bir öğrenme sürecidir. Yaptığımız araştırmalara göre uyum sürecinin daha çetin geçtiği üniversite yaşamına ailesinden uzakta adım atan öğrencilerde ise, ailesinin yanında yaşayan öğrencilere göre kazanımlar daha fazladır. Gelin bu kazanımları ve üniversiteye uyum sürecini ailesinden uzakta geçiren öğrencilerin ilk yıl süresince kendilerinde ne gibi değişiklikler gözlemlediklerini kendi ağızlarından duyalım:

Burada olmanın hoşuma giden tarafı aileden ayrılmış ve kendi başımın çaresine bakıyor olmam. Temizliği yapıyorsun, bulaşıkları yıkıyorsun yani tek başına yaşıyorsun. Bunca yıl anne babamızın kanatları altındaydık. Sanki yeni doğmuş bir hayvanın doğayı tanıması ve doğada yaşamayı öğrenmesi gibi. Kendimi bir birey olarak hissediyorum ve artık kendime daha fazla güveniyorum” (Öğrenci A, üniversitede III. ay).

Eskiden yeni bir gruba girdiğimde bu kadar rahat konuşamazdım. Utangaç bir insandım. Ama şu anda daha farklı. Düşüncelerimi daha rahat ifade edebiliyorum. Dönem arasında eski okuluma gittim ve tüm 12. sınıflar önünde üniversite yaşamı hakkında bir konuşma yaptım ve sorularını cevapladım. Bunu yapabildiğime gerçekten çok şaşırdım” (Öğrenci B, üniversitede III. ay).

Yaşadığım ufak bir ağrıyı anneme söylememem gerektiğini öğrendim. Üzüldüğünü ve endişelendiğini fark ettim. Daha önce bunu düşünemezdim. Yaşadığım her sorunu tüm detaylarıyla aileme yansıtmaya ihtiyacım olmadığını bazılarını kendimin de rahatlıkla çözümleyebileceğini gördüm. Kendi ayaklarımın üzerinde durabileceğimi hissediyorum. Kendime daha çok güveniyorum” (Öğrenci D, üniversitede VI. ay).

Sanırım artık işleri iyice yoluna koydum. Kendi kararlarımı alıp onlara bağlı kalabiliyorum. Başlangıçta dış faktörler beni çok fazla etkiliyordu. Olgunlaştığımı hissediyorum. Farklı ortamlarda nasıl davranmam gerektiğini daha iyi biliyorum. Ayrıca davranışlarımın diğer insanları nasıl etkilediğini ve bazen kendimin de hatalı olabileceğini öğrendim” (Öğrenci C, üniversitede IX. ay).

Özetle, “üniversiteli olmak” hayatımızdaki tüm geçiş dönemleri gibi belli bir uyum sürecini de beraberinde getiriyor. Bu süreçte öğrenciler çeşitli güçlüklerle baş ediyor, baş ettikçe de kendi ayakları üstünde durmalarını sağlayan yaşam becerileri ve dolayısıyla kendilerine olan güvenleri gelişiyor. Yani, üniversiteli olmak iş bulma şansını arttırmak dışında da çok şey kazandırıyor.

 

Detaylar için kaynaklar

Conway, D. (2008). So this is college: An examination of the academic, social, and personal experiences that influence freshmen adjustment. Unpublished doctoral dissertation, Boston College, Boston.

Dyson, R., & Rank, K. (2006). Freshmen adaptation to university life: Depressive symptoms, stress, and coping. Journal of Clinical Psychology, 62(10), 1231-1244.

Pascarella, E. T., & Terenzini, P. T. (2005). How college affects students: A third decade of research. San Francisco: Jossey-Bass.

Sun Selışık, Z. E. (2010). College adjustment: A study on English Prep School students studying in Northern Cyprus, Unpublished doctoral dissertation, Orta Doğu Teknik Ünivesitesi.

 

 

 

RelatedPost