Yakın mesafe olarak da bilinen kişisel mesafe (kol uzunluğumuzdaki mesafe), kendimizi güvende hissettiğimiz bölgeyi temsil eder. Bu kişisel mesafeden bize yakın duran varlıklar bazılarımız için tehdit olarak görülüp kaygıya yol açabilir. Yeni bir araştırma, kapalı veya fiziksel hareketi kısıtlayan yerlerde bulunma korkusu olarak da bilinen klostrofobi yaşayan kişilerin, kişisel mesafelerini bu korkuyu yaşamayanlara göre daha farklı algıladıklarını ortaya koydu.
Araştırmacılar Lourenco ve arkadaşları, klostrofobi yaşayan kişilerde mekan algılaması, özellikle kişisel mesafe algılaması bakımından bu sorunu yaşamayan kişilerden farklılık gösterip göstermediğini inceledi. Bu amaçla üniversite öğrencileriyle yaptıkları deneysel çalışmada, kapalı ve dar yerlerde neler hissedildiğine dair birtakım bilgiler toplandı; aynı zamanda kişisel mesafelerin ne kadar uzunlukta algılandığına dair bir uygulama gerçekleştirildi.
Araştırmanın sonuçları, kol uzunluğundan bağımsız olarak, kapalı yerlerde bulunma korkusu daha yüksek olan kişilerin deneyde, kişisel mesafelerini daha geniş olarak algılama eğiliminde olduklarını gösterdi. Bir başka deyişle, klostrofobi yaşayan kişilerin yakın mesafeyi olduğundan abartılı bir şekilde algıladıkları ortaya çıktı. Sonuçlar, kol uzunluğu ve klostrofobi arasında direk bir ilişki ortaya koymasa da, kapalı bir alanda bulunduklarında kişisel mesafeleri daha çok etkilendiğinden, bu kişilerin kaygı yaşamaya daha eğilimli olduğu sonucuna varılabilir.
Klostrofobiyi etkileyen faktörlerin anlaşılması, bu korkuyu yenme çalışmalarında psikoterapistlere yol gösterdiği için, bu çalışma uzmanlara önemli veriler sunuyor.
Lourenco, S., F., Longo, M., R. & Pathman, T. (2011). Near space and its relation to claustrophobic fear. Cognition, 119, 448-453.