Yakınlık ve şefkatin genellikle sıcaklık hissi, sosyal olarak dışlanma ve ilgisizliğin ise soğukluk hissi uyandırdığı bilinir. Burada elbette sıcaklık ve soğukluk kavramları metafor olarak kullanılır. Peki bu anlamların gerçek olma olasılığı nedir? Sosyal dışlanma yaşadığımızda gerçekten hava bize soğuk geliyor olabilir mi?

Bu soruları merak eden araştırmacılar Zhong ve Leonardelli, Kanada’da gerçekleştirdikleri 2 ayrı deneyde sosyal olarak dışlanan kişilerde havayı soğuk hissetme eğilimi olup olmadığını  araştırdılar. Bu amaçla ilk deneyde üniversite öğrencilerinden, daha önce sosyal olarak dışlandıkları veya sosyal olarak kabul edildikleri bir durum düşünmeleri, hemen sonrasında ise o anda içinde bulundukları odanın sıcaklığını tahmin etmeleri istendi. Bu deney sonunda sosyal olarak dışlandıklarına dair bir anıyı hatırlayan öğrenciler, kabul edildiklerini hatırlayan öğrencilerden daha düşük sıcaklık dereceleri tahminlerinde bulundu (ortalama 21’e karşın 24).

İkinci deneyde ise gerçek bir sosyal dışlanma durumu yaratıldı. Sosyal olarak dışlanan gruptaki öğrenciler top atma ve alma etkinliğinde, kendilerine sadece ilk iki sefer top gelen, sonraki 30 seferde ise top atılmayan grup oldu. Kontrol grubundaki öğrencilere ise yeteri kadar top atıldı. Daha sonra öğrencilerin sıcak veya soğuk olmak üzere bir yiyecek/içecek tercih etmeleri istendi. Sonuçlar, dışlanma hissi yaratılan öğrencilerin, kontrol grubunda olan öğrencilere kıyasla daha fazla sıcak yiyecek ve içecek tercih ettiklerini gösterdi.

Araştırma, soğuk ve sıcak gibi metaforların aslında tesadüfi olmadıklarını, gerçekten anlam ifade ettiklerini ve bedensel yaşantılara gore şekilendiklerini gösteriyor.

Detaylar için kaynak

Zhong, C. B., & Leonardelli, G. J. (2008). Cold and lonely: does social exclusion literally feel cold? Psychological Science, 19, 838-842.

 

RelatedPost