Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında, fiziksel ve psikolojik değişimlerin yoğun şekilde yaşandığı bir dönem. Ergenin yeni bedenine uyum sağlamaya çalışması, kendine kimlik belirleme çabaları ve bu süreçte yaşadığı gelgitler, başta anne ve babalar olmak üzere yakın çevresinde genellikle stres, korku, şaşkınlık ve öfke uyandırır. İsyankarlık, başına buyrukluk, arkadaş çevresine verilen önem ve ben-merkezcilik, özellikle anne-babanın nasıl davranacaklarını bilemediği, çoğu zaman ergeni suçlayarak zorlaştırdıkları bu dönemin tipik özellikleri arasında. Aslında yaşanan sorunlar ergenin bu değişimlere uyum sağlama çabası içinde neyle nasıl başa çıkacağını bilememesinden kaynaklanır. Anne-babanın olabildiğince anlayışlı yaklaşmalarının beklendiği bu dönem zaman zaman tam tersine ilişkilerin iyice bozulduğu bir sürece dönüşür.

Bu yazıda ergenlik dönemini, edebiyat uyarlaması sinema filmi Ölü Ozanlar Derneği eseri kapsamında inceleyeceğiz.

Ölü Ozanlar Derneği, ergenlik dönemindeki bir grup gencin yaşadığı sorunlara, aileleriyle, çevreleriyle ve diğer “yetişkinlerden” farklı biri olan öğretmenleri Keating  ile ilişkilerine ışık tutar, ergenlik dönemindeki olumsuz sonuçları örnekler. Dört temel ilkesi gelenek, onur, disiplin ve mükemmellik olan Welton akademisinde okuyan Neil, Todd, Charlie, Knox ve arkadaşlarının, öğretmenleri Keating’in desteğiyle kendi yollarını bulma çabaları ve karşılaştıkları engellere değinilir.

Neil, babasının belirlediği dersleri almak, etkinliklere katılmak ve seçtiği mesleğe odaklanmak zorundadır. Bütün bu plan program içinde katılmak istediği tiyatro oyunu seçmeleri için izin alamaz. Babası, beklentili ve mesafelidir. Oda arkadaşı Todd, daha önce aynı okulda okumuş ve son derece başarılı olan ağabeyiyle kıyaslanmakta, en az onun kadar başarılı olması beklenmekte, bunun yanında kendini ifade etmekte ve ilişki kurmakta zorlanmaktadır. Babası her doğum gününde aynı hediyeyi (masa seti) alır. Charlie, içlerinde en haylaz, en asi olanlarıdır. Okuldan atılma pahasına da olsa müdüre şaka yapmaktan, karşı gelmekten ve yasakları çiğnemekten geri kalmaz. Knox ilk defa aşık olur ve duygularının peşinden gider. Ne pahasına olursa olsun içinden geldiği gibi davranır. Sıkı bir rakibi olmasına rağmen çabalar ve gerektiğinde kavga eder.

Öğretmenleri Keating, derslerde kullandığı farklı yöntemlerle onları sürekli şaşırtmakta, bir yandan da yönetimin tepkisini toplamaktadır. Ancak amacı, öğrencileri katı sınırlamaların dışında kendi kimliklerini oluşturmak, tutkularını izlemek adına desteklemektir. Bu iyi niyetli yaklaşımı, Neil’in tiyatro oyunu seçmelerine katılıp, kazanıp başrolü alması ve babasından izin aldığı yalanıyla oyunda yer alması ile kısmen suistimal edilir.  Babası durumu öğrenince Neil’i askeri okula göndermek üzere okuldan alır. Neil, aynı gece, babasının silahı ile kendini vurur ve ölür. Okul yönetimi ise Keating’in işine son verir.

Neil, Todd, Charlie ve Knox, ergenlik dönemine özgü dört özelliği simgeler. Neil, kendi kimliğini bulmaya ve kendi kararlarını veren bir birey olmaya çalışmaktadır. Doktor olmasını isteyen babasının bütün hayatını şekillendirmesi ve tiyatro oyunu ile ilgili isteğini en baştan engellemesi üzerine çözümü yalan söylemekte bulur. Babası aslında zamanını alacağını düşündüğü için tiyatroya girmesini istememektedir. Ancak sadece sorumluluklarını ve zorunluluklarını vurgulayan, diğer ihtiyaçlarını göz ardı edip son derece müdahaleci davranan babası, Neil’e hareket alanı bırakmamaktadır. Keating’in yönlendirmeleri sonucu Neil, istediğini yapmaya ve bunun için yalan söylemeye karar verir; ancak bunun cezası ağır olur. Babasının durumu öğrenmesi sonucu tepkisi apar topar Neil’i eve götürmek ve askeri okula göndermektir. Neil’in ayrı bir birey olma, kendine ait istek ve beklentilere sahip olma, kendi kararlarını verme gibi ihtiyaçlarını tamamen göz ardı eder. Kendini içinden çıkamayacağı bir şekilde çevrelenmiş hisseden Neil, çaresizliğiyle intihar ederek baş etmeye çalışmıştır.

Todd’un ailesi ise bir hayli ilgisiz görünmektedir. Doğum günlerinde sürekli aynı hediyeyi göndermeleri, aslında oğullarının ihtiyaçlarına ne kadar duyarsız kaldıklarının önemli bir göstergesidir. Todd, bunun farkındadır ve özgüveni düşük bu genç, Keating sayesinde biraz da olsa açılır. Todd, ergenlik döneminin içe kapanık, fırtınaları gizli gizli yaşayan yüzünü temsil eder ve arkadaşını bu şekilde kaybetmesiyle daha da sarsılır. Keating’i en çok o anlamıştır; belki bu yüzden okuldan kovulmasına en güzel tepkiyi o başlatır.

Charlie, ergenliğin asi ruhunu temsil etmektedir. Otoriteye karşı gelmekten çekinmez, kuralları çiğner ve ukalalık derecesinde davranışlarıyla tepki toplar ve ceza alır. Ancak bütün bunları göze almıştır. Bunun yanında ergenliğin pek çok tehdide açık olduğunun da en iyi göstergesidir. Ergenlik, gerekli kontrol ve yönlendirme sağlanmazsa alkol, uyuşturucu bağımlılığı gibi eğilimlere fazlasıyla açık olunan bir dönemdir. Charlie de bunları denemekten hiç çekinmez.

Knox ise ilk defa aşık olmanın getirdiği kontrolsüz çabalar içinde kendini duygularının ellerine bırakmıştır. Ergenlik döneminde yaşanan yoğun duygusallığı, hissedilen ilk romantik kıpırtıları ve bunlara verilen önemi temsil etmektedir. Ergenler farklı bir benmerkezciliğin içinde olduklarından yaşadıkları her deneyimi “tek” ve “özel” görürler. Aşkı da genelde uçlarda yaşar; kimsenin bunu anlamayacağını düşünürler. Knox da kendini öylesine kaptırır ki, son derece romantik çabalarla istediğini elde eder.

Her ne kadar farklı görünseler de aynı dönemin çeşitli sıkıntılarıyla yüz yüze olan bu gençler, bir noktada birleşir: Ergenlikte arkadaş çevresi aileden daha önemlidir. Ergenler arkadaşlarıyla zaman geçirmek ister ve aileden (sözde) uzaklaşır. Bu süreç son derece normaldir, çünkü ergen birey olma ve kimliğini belirleme ihtiyacını bu şekilde giderecektir. Aile ise ergene göre belli kuralların olduğu ve onu sınırlayan bir ortamdır. Ancak ergenin bu bakış açısına rağmen aile, aslında her zaman güven içinde olacağı bir çatı görevini görür. Filmde, yatılı okulda okuyan bu gençlerin sıkıntılarını birbirleriyle paylaştıkları dikkat çekmektedir. Örneğin Todd gibi içine kapanık biri, doğum günü hediyesi ile ilgili kırgınlığını ilk defa Neil’e anlatır ve Neil hediyenin çok iyi uçtuğunu söyleyip ona mizahla destek olur. Aynı zamanda birbirleri üzerinde de etkili olurlar. Ölü Ozanlar Derneği’ni yeniden kurup toplantılara başladıklarında Charlie’nin getirdiği kızları ve içkiyi  kısa sürede kabullenirler.

Peki hem bu kadar sorunlu hem de riskli bir dönemde yetişkinler ne yapmalı? Okul yönetimi gibi kuralları ve yaptırımı sıkı tutup şaşmamalı mı, yoksa Keating gibi onları kendi keşiflerini yapmaları, anı kaçırmamaları adına desteklemeli mi?

Filmde her ikisinin de olumsuz etkileri olduğunu görüyoruz. Ergenler, aşırı sıkı tutulan bir ortamda olabildiğince kurallardan kaçmaya, daha çok risk alarak hareket etmeye ve karşı çıkmaya daha eğilimli hale gelmiştir. Çünkü ergenlerin nefes almaya, araştırmaya ve denemeye ihtiyaçları vardır. Doğrunun dayatılmasındansa onlara özel ve rahat olacakları bir alan bırakılması gerekir. Örneğin bir ergenin odası kendine ait bir yer demektir. Annesinin dağınık olduğu için sürekli odayı denetlemesi, temizlemesi ve odaya dilediği gibi girip çıkması uygun değildir. Benzer bir şekilde babasının ergenin okula, dershaneye gidip gitmediğini sürekli kontrol etmesi, ders çalışıp çalışmadığını denetlemesi de ergenin alanını bir hayli daraltan bir davranış şeklidir.

Peki Keating gibi olabildiğince özgür kalmaları, sadece içlerinden geleni dinlemeleri mi gerekir?

Tabi ki hayır. Dikkat edersek Keating de onları desteklemek isterken ergenlerin bir başka ihtiyacını göz ardı etmiştir: sınırları. Ergenler risk almaya ve hata yapmaya fazlasıyla müsaittirler ve bu süreçte onlara belli sınırlar getirmek de zorunludur. Keating anı yakalamalarını öğütlerken bunun getireceği riskleri ve sorunları es geçmiştir. Desteklerken belirli sınırlar koymadan sadece önlerine bakmalarını sağlamış, bu nedenle Neil’in günü yakalamak adına okul hayatına ve daha sonra kendi hayatına mal olacak bir sorun yaşamasında istemeden de olsa etkili olmuştur.

Ergenlik, çocukluktan yetişkinliğe geçiş aşaması olarak bir çok karmaşanın yaşandığı,  kimlik arayışı içinde çeşitli deneme ve hataların yapıldığı, destek ve sınırlamanın yanında belli bir özel alan ve özgürlüğe de ihtiyaç duyulan bir süreçtir. Hem aileler hem ergen için zor olan bu süreçte yaşanan sorunları en aza indirmek için sınırlamayla özgürlüğün dengelenmesine özellikle dikkat etmek gerekir. Okul yönetimi ve Neil’in ailesi gibi katı kurallar koymak, yaptırımlar uygulamak ve ergenin karar verme hakkını elinden almak ya da Keating gibi sınır koymaksızın destek vermek ve özgür bırakmak bu dengenin sağlanamadığı iki uç noktayı örneklemektedir. Çoğu zaman denge tutturulamadığında uzmanlardan yardım almak hem aile hem ergen için süreci kolaylaştıracaktır. Tabi ki bu süreçte destek alınsın ya da alınmasın, hem ergene hem de aileye düşen sorumluluk payı aynıdır.

 

Detaylar için kaynaklar:

Wodarski, J. & Harris, P. (1987). Adolescent suicide: A review of influences and the means of prevention. Social Work, 36, 477-484

Yörükoğlu, A. (1989). Gençlik Çağı: Ruh Sağlığı ve Ruhsal Sorunlar. Özgür Yayıncılık.

RelatedPost